2.2.16

Kıbrıslı çizer Hüseyin Çakmak'la e-söyleşi: "Yeni Akrep" ve Karikatür Dergisi Yayıncılığı

K.Ö. – “Hüseyin dostum, hayrola; elektrik mi kesik, sular mı akmıyor? Yeni Akrep’in yeni sayısı hayli gecikti” diye başlamak yerine, şöyle sorayım: Neden Yeni Akrep? Bu dergiyi niçin çıkartıyorsunuz? Belli bir okur kitlesi hedefiniz var mı?
H.Ç. – Sevgili Kemal Özyurt, sorular için teşekkür ederim. Kuzey Kıbrıs’ta herşey olabilir... Üstelik bu soru, tam zamanında sorulmuş bir soru... Bu günlerde, Kuzey Kıbrıs’ta hem elektrik sorunu yaşamaktayız, hem su sorunu... Yetersiz elektrik akımı nedeni ile, bir süreden beridir Kıbrıslı Rumlardan elektrik alıyoruz... Su konusunda ise, Türkiye’den gelen suyu kim yönetecek, kim yönetmeyecek sorunları yaşıyoruz aylardır... Kurak ülkemizdeki kısıtlı su kaynaklarını hoyratça ve vahşi sulama yöntemi ile harcamamız – tüketmemiz nedeni ile, yıllardan beridir acı su içmekteyiz... Tabii, parası olana arıtılmış memba suyu kolay...
“Neden Yeni Akrep?” sorusuna gelince: 1988 yılında, Dünya Karikatür Sanatı’nda ses getiren mizah ve karikatür dergilerine imrendiğim için, “Kıbrıslı Türk karikatürcüler olarak, neden bizim de bir mizah ve karikatür dergimiz yok?” diyerek, tabloid boyda “Akrep” karikatür ve mizah dergisini yayınladık. Matbaa malzemelerine para yetiştirmek kolay olmadığı için, aylık olarak yayınlama iddiası ile çıktığımız “Akrep”i, dört yılda (1988 – 1993) toplam 11 sayı yayınlayabildik... Ve sonunda “Akrep”in yayınına zorunlu olarak ara verdik. Yıllarca içimde anlatılmaz bir acı olarak kaldı bu olay...
K.Ö. – “Yeni Akrep” web sitesinde ulaşılan en eski sayı 48, Yıl 4, Temmuz 2006. Ondan öncesi?
H.Ç. – “Yeni Akrep”in 1 – 32. sayıları www.kibris.net/yeniakrep web sitesinden izlenebilir. 33 – 47 sayıları, birkaç özel arşiv dışında, başka yerde yok. Bu konuyu biraz açmak istiyorum: Bilindiği gibi, “Yeni Akrep” 2002 yılında, ücretsiz bir dergi olarak yayınlanmaya başladı ve her zaman da ücretsiz oldu. “Yeni Akrep” matbaa baskısı ile değil, dijital baskı yöntemi ile yayınlandı. “Yeni Akrep”i yayınlarken sıfır masraf hedeflemiştik çünkü, paramız yoktu...
“Yeni Akrep” yayınlandıktan birkaç ay sonra, sözkonusu web sitesi yönetiminin talebi üzerine (Yeni Akrep’in izlenirlik oranı yüksek olduğu için), dergiyi e-mail ile binlerce kişiye göndermek yerine, web sitesinde yayınlamaya başladık... Bir süre sonra, Dünya’nın birçok ülkesindeki yüzlerce çizerden “Derginize ulaşamıyoruz. Abone olmamız ve ücret ödememiz isteniyor” diye şikayetler almaya başladık. Konuyu araştırınca öğrendik ki, ilgili web sitesi yönetimi, yurt dışından “Yeni Akrep”e ulaşmak isteyen karikatürcülere “Yeni Akrepi izleyebilmeniz için, yıllık veya altı aylık internet aboneliği ödemeniz lazım; aksi halde dergiyi izlemeniz mümkün değildir” diye yanıt vermekteydiler. Sözkonusu web sitesi yöneticilerine “Neden böyle bir şey yaptınız?” diye sorduğumuz zaman, “Bırakınız da biraz para kazanalım” diye yanıt aldık. Bu durum üzerine, “Yeni Akrep”i, e-mail ile, binlerce çizere yeniden göndermeye başladık... Tabii, bu durum beni çok yordu. Binlerce çizere e-mail ile dijital dergi göndermek kolay değil... 20.000 e-mail adresinden söz ediyorum...
Bir süre sonra, Kıbrıs Türk Karikatürcüler Derneği’nin kısıtlı bütçesi ile, “www.yeniakrep.org” web sitesini açıp, bu siteden yayını sürdürmeye başladık. Bu konuda bize, İstanbul’da yaşayan Ekrem Erdem arkadaşımız gönüllü olarak yardımcı olmuştur.
Kıbrıslı Türk karikatürcüler Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile (2006)
K.Ö. – “Yeni Akrep”in kağıda basılı olmaktan çıkıp, elektronik ortamda yayınlanması izlenme/okur dönüşü açısından bir farklılığa yol açtı mı?
H.Ç. – Elbette... 1988 – 1993 yılları arasında matbaa baskısı ile yayınlanan “Akrep” karikatür ve mizah gazetesinin baskı adeti 1.000 idi... Kuzey Kıbrıs’ta stant satışı 450 – 500 adet; yurt dışı abonelerimiz 250 adet, geriye kalan dergileri ise, eseri yayınlanan çizerlere ve tanıtım amaçlı olarak, karikatürcü kuruluşlarına gönderiyorduk...
Dijital olarak yayınlanan “Yeni Akrep”in tirajı binlerce... Dünya’nın her köşesinden okuyucumuz – izleyicimiz mevcuttur... Posta, kırtasiye, matbaa ücreti gerektirmiyor... Tabii, ben, kağıda basılı “Akrep”i özlüyorum. Matbaa kokusu almış biriyim çünkü... 33 yıldır, gazetecilik ve karikatürcülük mesleğini birlikte yapmaktayım... Şimdilerde, kağıda basılı yeni bir karikatür dergisi yayınlamanın yollarını aramaktayım, bunun hayallerini kurmaktayım...
K.Ö. – Elektronik ortamda yayın yapmanın resmî işlemler, sansür, dağıtım/okura ulaşma vb. yönlerden avantaj ya da dezavantajları var mı?
H.Ç. – Kıbrıs’ta (Rum Kesimi veya Kuzey Kıbrıs) böyle bir sorun yok... “Basın ve Basım Özgürlüğü” Anayasa’da önemli bir yer tutmaktadır... Herhangi bir resmi yetkiliden veya kurumdan önceden herhangi bir izin almadan, basılı gazete veya dergi yayınlamanız ve satışa sunmanız mümkün; işlemler sonradan da yapılabiliyor. İşlemleri hiç yapmasanız bile, tek sorun, başka birinin aynı ismi taşıyan bir yayını Ticaret Dairesi’ne kayıt ettirip tescil etmesi durumunda, yayınladığınız gazetenin – derginin adını değiştirmek durumunda kalabilmeniz... Kuzey Kıbrıs’ta mahkeme kararı olmadan herhangi bir yayın toplatılamıyor... Örneğin, “Akrep” veya “Yeni Akrep” gazetesi – dergisi için, yıllardır herhangi bir yayın iznimiz veya kaydımız yoktur... Bu şekilde idare ediyoruz...
K.Ö. – “Yeni Akrep” bir ara iki dilde yayınlandı sanırım, şimdi durum nedir?
H.Ç. – İlk zamanlar iki dilde (Türkçe – İngilizce) yayınlanmakta idi. Fakat, bir süre sonra, bu konuda bana yardımcı olan arkadaşlarım yardımlarını esirgeyince (!), iki dil konusunu tasarruflu olarak (copy paste) yapmaya başladık.
K.Ö. – Benzer karikatürler meselesini ilk gündeme getiren isimlerdensin sanıyorum, eğer ilki değilsen. Bu ilgi nereden doğdu?
H.Ç. – Benzer Karikatürler konusunu ilk gündeme getiren kişi, Avustralyalı karikatürcü dostum Louis Postruzin’dir. Bir dönemler, Dünya’da önemli bir izlenirlik ve satış oranına sahip “Witty World” karikatür dergisinde gündeme getirmişti benzer karikatürleri... Ve o dönemlerin en büyük “Karikatür Soygunu”nu ortaya çıkartmıştı. Bu soygunu yapan kişi, Peter Kaste isimli Alman biri idi... Işıklı masa aracılığı ile, Dünya’ca ünlü birçok çizerin birer başyapıt olan karikatürlerini, fotokopi makinesinde belli ölçülerde büyütüyor, sonra da, ışıklı masa aracılığı ile, başka bir kağıt üzerine, kendi çizgisi ile çizip yarışmalara gönderiyordu. Uzun yıllar, birçok yarışmada ilk üç dereceyi götürüyordu...
Louis Postruzin, bu olayı her platforumda gündeme getirip, yazılar yazıp, belgeleyince, (düşününüz ki o yıllarda teknoloji taş devrini yaşamakta. Bilgisayar, Amerika’da bile henüz daha yeni geliştiriliyor. Avrupa’ya gelmesi için 10 yıl falan gerek) karikatür yarışması düzenleyen örgütler, benzer karikatür olayını dikkate alıp, sorgulamaya başlarlar. Bu olay sonucunda, Peter Kaste, yaptıklarını inkar etmeyip, “Ben bir çizer değilim. Bu işi para kazanmak için yapıyorum” diye açıklama yapıyor. Bu durum üzerine, Peter Kaste’nin ismi ve eserleri uluslararası karikatür yarışmalarında kara listeye alınıyor...
Bu olaydan birkaç yıl sonra, (1980’li yıllar) başka çizerlerin benzer karikatürlerini farkettim. Önceleri ihtimal vermedim ama, sonra farkettim ki, hakikaten bu işi bilinçli olarak yapan ve bu işten ödül ve para kazanmayı amaçlayan kişiler var... O dönemde çalıştığım “Bozkurt” gazetesinin mizah sayfasında konuyu gündeme getirmeye başladım. Tabii, hazırladığım mizah sayfalarını Dünya’daki birçok karikatürcüye ve karikatürcü örgütlerine bilgi amaçlı gönderiyordum. Daha sonra, Romanya’da yayınlanan “Urzica” isimli karikatür ve mizah dergisinde, Romen karikatürcü dostum Julian Pena Pai’nin de benzer karikatürler yayınladığını öğreniyorum...
Dünya'da ve Kıbrıs'ta Barış Sergisi (2004)
Bilgisayar ve internet teknolojisi gelişince, hiçbir fikri olmayan, espri üretemeyen (aniden ortaya çıkan, deseni güçlü veya bilgisayar programları ile eşeği şeytana benzeten) bazı kişilerin karikatür sanatına yöneldiğini, internette yayınlanan karikatürlerin konularını ve esprilerini aşırtarak, gelişmiş programlar sayesinde, karikatür çizdiklerini ve ödül kazandıklarını farkettim. Bu konuyu “Yeni Akrep”te gündeme taşımaya devam ettim... İlk zamanlar, bazı şarlatan kişilerden tepkiler, tehditler almaya başladım. İşlerine gelmemişti bu durum... Bu konuda ikaz ettiğiniz çok ciddi kurumlar bile ses çıkartmıyordu çalıntı veya benzer karikatürlere... “Çal, çiz; parasal ve anısal ödülü kap ve git” dercesine, tepki koymuyorlardı... Karizmayı çizdirmek istemiyordu birçok örgüt... Ama, daha sonra, Louis Postruzin, Julian Pena Pai ve ben, ısrarlı yayınlar yapınca ortalık darmadağın oldu. Tedbir alınmaya başlandı; benzer karikatürlere karşı üç – dört komite bile kuruldu ama caydırıcı girişimler yapılamadı...
Benzer karikatürler çoğalınca, Kıbrıs Türk Karikatürcüler Derneği’ndeki arkadaşlar ile bu konuyu görüştük. Endişelerimi, kuşkularımı, prensiplerimi ortaya koydum. Kıbrıs Türk Karikatürcüler Derneği’nin düzenleyeceği karikatür yarışmalarında, itiraz süresi olmaması halinde, düzenleme komitesi veya seçici kurulda yer almayacağımı söyledim. Tüm arkadaşlarım hemfikir oldu... Bu nedenle, düzenlediğimiz yarışmaları yıllardır bu şekilde sürdürüyoruz. Benzer karikatür çizen herkes hırsız mı? Asla. Böyle bir iddiada değilim, olmadım... Ama, sözkonusu denetimi ve itirazı yapmaz isek, karikatür sanatı ile uzaktan yakından ilgisi olmayan, aniden ortaya çıkan bazı şarlatanlara fırsat vermiş oluruz.
K.Ö. – Hepsi güzel, hoş da, “Yeni Akrep” ne zaman yayınlanıyor?
H.Ç. – “Yeni Akrep”in ne zaman yayınlanacağı konusuna gelince. “Yeni Akrep” yayınlandı yayınlanalı, kullandığım bilgisayar tam üç kez virüs saldırısına uğradı ve çökertildi. Yılmadım. Son saldırıda, kullandığım programlar çok eski olduğu için, bilgisayarım tamamen çöktü.
“Yeni Akrep”i hazırladığım porgramlar, Nuh peygamber zamanından kalma idi. Bilgisayarım bozulduğu zaman bilgisayarcıya gittiğimde, bilgisayarcı benden kaçıyor. Çok eski programları tamir etmek istemiyorlar... Günümüz tüketim devri ya. Herhangi bir cihaz bozulduğu zaman tamir etmek yok... Eskiyi at, yenisini al... Kahbe kapitalizm...
Bu olayı öğrenen, hali vakti yerinde bir arkadaşımın sponsorluğu ile, son model bir bilgisayar aldık. Aldık ama, bilgisayar bana, ben bilgisayara bakıyorum. Sadece müzik dinliyorum Youtube’da. Facebook, Twiter vd. teknolojik programlar ile ilgim yok. Yeni bilgisayara yüklenen en son model programları öğrenebilmem için, bir yıl uğraşmam – kurs almam lazım. “Yeni Akrep”in yayınlanmaması bu sorunlardan kaynaklanmaktadır...
Ben, bilgisayarı şu nedenler için kullanmaktayım: Bana gönderilen e-maillere cevap yazmak, karikatürlerimi çizmek, yazılarımı yazmak, arşivlemek ve en önemlisi “Yeni Akrep”i yayınlamak...
“Yeni Akrep”i yayınlamadığım için rahat değilim... Allah rahmet eylesin, beni tanıyan ve çok iyi tahlil eden bir gazeteci dostum, benim için şöyle demişti bir zamanlar: “Karikatür çizmez ise, karikatür üzerine birşeyler yayınlamaz ise, eskisinden daha da tehlikeli olur...”
3. Uluslararası Zeytin Karikatürleri Yarışması jürisi (2014).

Hiç yorum yok: